Renk Körlüğü İnsana Özgü Değildir

Renk Körlüğü İnsana Özgü Değildir

İnsanların gözünde dış dünyayı algılamaya yardımcı iki tür ışık reseptörü vardır: rodlar ve koniler.

  • Rodlar; yanal görüşün, gece görüşünün, parlaklık kontrastının ve gri tonlarının algılanmasını yönetir.
  • Koniler gündüz görüşü ve renk algısı ile ilgilenir.

İnsanda ve diğer canlılarda renk algısı, üç tür koninin varlığıyla mümkün olur.

Bir veya diğer renk reseptörü sınıfının (koniler) eksikliği, renk görmede eksikliklere veya çeşitli renk körlüklerine neden olur.

(Daha detaylı bilgi için GÖZÜMÜZ SAĞLIKTA sitesinde RENK KÖRLÜĞÜ (DALTONİZM) HAKKINDA BİLMENİZ GEREKENLER yazısına AYRICA bakınız.)

20. yüzyılın başında renkli görmenin insana özel olduğu düşünülüyordu. Bunun doğru olmadığı, hayvanlarda da renkli görmenin yaygın olduğu ayrıca kanıtlanmıştır.

Hayvanlar aleminde de eğer bir tür, insanlardaki gibi üç ayrı renge duyarlı reseptörden daha azına sahipse bir tür renk körlüğü yani sınırlı renk görüşü var denebilir.

Farklı hayvanların farklı seviyede renk tonlarını ayırt edebilme özellikleri vardır. Bazıları çok zayıf renk görüşüne sahipken diğerleri çok daha fazla sayıda renk görüşüne sahip olabilir.

İnsan gözü, renklerin kaynağı olan güneşin yaydığı elektromanyetik spektrumun tamamını algılayamazken ıstakoz, japon balığı, alabalık, arı, kaplumbağa, birçok kuş türü ve fare, fare gibi kemirgenler insanın göremediği renk boylarını görebilmektedir.

Boğalar renk körüdür. Kırmızı pelerini kırmızı olduğu için değil, hareket ettiği için sinir bozucu buluyor olabilirler.

Atlar da kısıtlı miktarda renkleri görmelerine rağmen gece görüşleri iyidir. Atla atlama yarışmalarında engeller tasarlanırken atların sınırlı renk algısı dikkate alınır.

Baykuşlar ve diğer gece hayvanları, insanlar için çok karanlık olduğunda da görebilirler. Çok keskin bir görüşe sahip oldukları kesin olmakla birlikte bu tür hayvanların gerçekte tam olarak ne tür detaylarla görebildiklerini bilmiyoruz.

Maymunlar ve sincaplar, biz insanların gördüğü kadar iyi olmasa da kedilere ve köpeklere kıyasla daha  iyi bir renk yelpazesinde görebilirler. Kedi ve köpeklerin sadece mavi ve yeşil konileri vardır. Bu durum, insanlarda renk körlüğüne benzeyen, daha düşük düzeyde bir renk algısına sahip oldukları anlamına gelir.

Ayrıca köpekler insanlara kıyasla daha yüksek düzeyde miyopturlar. Bir insanın 23 metre uzaklıktaki bir nesneyi görmede yaşadığı zorluğu köpekler 6 metre uzaklık için yaşarlar.

Kısaca renk körlüğü insana özgü değildir.

*Sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Dr. Öğr. Üyesi İbrahim Şahbaz tarafından düzenlenmiştir.

İbrahim Şahbaz kimdir?

1982 yılında İstanbul Tıp Fakültesi’nde doktorasını tamamlamıştır. 1989 yılında GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi Komutanlığı’ndaysa tıpta uzmanlık ünvanını almıştır.

Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Ana Bilim Dalı/Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulunda doktor ve öğretim görevlisi olarak çalışmaktadır. Bununla beraber Türk Oftalmoloji Derneği ve İstanbul Tabib Odası üyesidir.

Yayınlanma Tarihi
10.04.2023

Benzer İçerikler

Göz Sağlığı İçin Neler Yapılmalı?
Bir çocuk doğduğu andan itibaren görmeyi öğrenir. Yeni doğanın bulanık, aydınlık ve karanlık dünyasından, okul çağındaki çocuğun karmaşık görme görevlerini yerine getirme konusundaki yeteneğine doğru…
İnsan gözü ve fotoğraf makinesi; benzer mi, farklı mı?
İNSAN GÖZÜ VE FOTOĞRAF MAKİNESİ; BENZER Mİ, FARKLI MI? İnsan gözünü, tüm karmaşık doğasına rağmen, çalışma prensibi yönünden modern bir fotoğraf makinesine benzetebiliriz.1 İnsan gözü…
Göz ve Beyin İlişkisi
Göz hareketleri ile insanların beyinde depolanmış öznel deneyimlerine erişirken kullandıkları süreçler arasında bir ilişki vardır. Herhangi bir anı, duygu veya düşünce hakkında düşünmemiz istendiğinde gözlerimiz…
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

Start typing and press Enter to search

Shopping Cart

Sepetinizde ürün bulunmuyor.